buyruk | net

to Infinity and Beyond!

Üst Üste Film Kuşağı

| Filed under Hayat Sinema & Televizyon

Bu aralar biraz da boş vaktimin olmasıyla bayağı bir film izledim. Bu filmleri yorumlama işine maalesef bir çözüm getiremedim aslında. İlk önce her biri için ayrı bir başlık açıp yaklaşık bir sayfalık yazı yazıyordum. Ama baktım ki iş içinden çıkılacak gibi değil, sonra da bir eklentiyle “Seyir-Eylediklerim” kısmına kısaca yorum yazmaya başladım. Bu sefer de bu yorumlar bazen kısa geldi gözüme, bazen de sürekli oraya yazınca, ana sayfa falan aynı durduğu için bir enerji, bir hareket eksikliğiyle karşılaştım. Onun da çözümünü bulamadım maalesef. Şimdi de bir girdide birden fazla filmden bahsetmeyi deneyeceğim. Bakalım bu nasıl görünecek?

Singin’ in the Rain (1952): Tam anlamıyla bir klasik. Müzikalleri genel olarak pek fazla sevmeme rağmen, Takımdaşıma katılacağım bu konuda. Bu film bir başkaydı sanki. Şarkıların güzelliği mi, oyuncuların dansı, sesleri mi, hatta senaryonun güzelliği mi bilemiyorum. Hepsi de birbirinden güzeldi. Yağmur konusuna olan hassesiyetimden ötürü, yağmur sahneleri de ayrı bir beğenimi kazandı. İşlenen aşk temasının yanında, Cosmo karakterinin sivri zekâlığı, filmlerin sesli çekim imkanının doğmasıyla mikrofon ile yaşanan sorunlar tamamlayıcı nüktelerdi. Kathy Selden karakterinde Debbie Reynolds’ın bu filmden önce bir dans tecrübesine olmadığını öğrendim. Filmi izlerken bu aklınızdan bile geçmiyor. Gerçekten bu bile ayrı bir değer katıyor filme. Neden klasik olduğunu soruyorsanız, filmi izleyince cevabı alacaksınız.

I’m singing in the rain
Just singing in the rain
What a glorious feelin’
I’m happy again

I’m laughing at clouds
So dark up above
The sun’s in my heart
And I’m ready for love
Let the stormy clouds chase
Everyone from the place
Come on with the rain
I’ve a smile on my face
I walk down the lane
With a happy refrain
Just singin’,
Singin’ in the rain

Dancin’ in the rain
Dee-ah dee-ah dee-ah
Dee-ah dee-ah dee-ah
I’m happy again!
I’m singin’ and dancin’ in the rain!

Dark City (1998): Bu filmi izlememdeki ilk neden peşinen itiraf edeyim ki Jennifer Connelly. Tabii Kiefer Sutherland’ın sesini bir bilim kurguda duymak da ayrı bir güzellik. Ama ara sıra esen ki bu zamana kadar hep Aniston şeklinde olmuştu bu Jennifer fırtınası bu sefer Jennifer Connelly şeklinde vücut buldu. Başta Requiem for a Dream olmak üzere, A Beautiful Mind, Little Children gibi filmlerde de takdirimi zaten kazanmış olan Connelly, gerçekten de tapılası biri. 🙂 Dark City’de de A Beautiful Mind, Little Children filmlerinde olduğu gibi ana karakterlerden birinin sevgilisi/eşi rolünde karşımızda. Film bazı iddialara göre Matrix’e bile ilham kaynağı olmuş bir bilim kurgu. Yabancıların ele geçirdiği dünyada, insanlar artık bu güçlerin bir nevi esiri, hatta kobayı olmuş durumda. En büyük arzusu insanlara benzeyebilmek olan yabancılar, bunu sağlayabilmek için çeşitli deneyler yapıyorlar. Sudan ve güneşten nefret eden bu varlıklar, bunlara bile müdahale ederek dünyayı ebedi karanlık içinde tutuyorlar. İnsanların anılarını, geçmişlerini değiştirerek “İnsanlar geçmişlerinin sonucu mudurlar yoksa geleceklerine kendi ruhları mı hükmeder? sorusuna cevap vermeye uğraşmaktalar. Asıl hikâyemiz ise bu deneylerden biri sırasında istemdışı gelişen bir kazanın sonuçları üzerine kurulu. Bir Jennifer aşkıyla seçilen bu filmden keyif aldığımı söylemeliyim. Bilim kurgu severlere tavsiye olunur…

Monsters, Inc. (2001): Toy Story’nin bende bıraktığı etkiden sonra, hemen başka bir animasyonla bu tadı damağımda bırakmak amacındaydım. Toy Story kadar beni etkilemese de türünün önce giden örneklerinden Monsters, Inc. ile canavarların dünyasındayız bu sefer. Fabrikalarında enerji, güç depolayan bu yaratıkların kaynağı insan çocuklarının çığlıkları. Hatta bu istatistikte “Ayın Çalışanı”nı bile seçiyorlar. İnsanların dünyasına girmek için özel kapılar kullanıyorlar, işleri bitince de bu kapılarla tekrardan geri dönüyorlar dünyalarına. Eğer bir aksilik çıkar da insan dünyasından kendi taraflarına yanlışlıkla canlı veya cansız bir şey geçerse, karantinaya alıp sonrasında imha ediyorlar. Bu kuralın ana kahramanımız tarafından ihlalini konu alıyor filmimiz. Şirin bebekle yaşadıkları maceraları ve onu koruma çabasını izliyoruz. Yaş olarak biraz daha aşağı kesime hitap eden Monsters, Inc. eğlenceli dakikalar vadediyor hepimize.

Bu yazı toplamda 5034, bugün ise 1 kez görüntülenmiş.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *