Bir konferansa katılmayalı bayağı oldu sanırım, şöyle bir düşünüyorum da, Blog Konferansı’ndan sonra başka bir konferansa katılmadım bu da yaklaşık 3 ay demek. –Hafızam beni yanıltmadı.- Tam bu zamanda Ken sayesinde haberim oldu, Java Day ´08’den, yani Java Günü ´08’den. Konferans programı oldukça detaylı ve kapsamlı görünüyordu. Neredeyse 1 tam gün sürüyor ve aynı zamanda güzide mekanlardan Hilton’da yapılması planlanıyordu bu etkinliğin. Baktık ki koşullar gayet cazip, katılım formlarımızı doldurduk ve konferans gününü beklemeye başladık.
Pazartesi gecesine geldiğimizde hafta sonundaki kar fırtınasının izleri halâ silinmiş değildi. En işlek caddeler dışındaki yollarda kar kendini göstermeye devam ediyor, fazla olmasa da kayarak giden arabalara tanık olabiliyordunuz. Yine de vaziyet bizler için fazla kötü sayılmazdı. Sonuçta toplu taşıma araçlarını kullanacaktık. Ve de vapur seferleri iptal edilmediği sürece, işlerimiz tıkırında sayılırdı.
Salı sabahı iskelede buluşup beraber karşıya geçtikten sonra, biraz da geç kalacağımızı hissettiğimizden dolayı taksiye atlayıp otelin yolunu tuttuk. Yaka kartlarımızı, konferansla ilgili verdikleri dosyayı yanımıza alıp sanırım havanın bu kadar soğuk olması nedeniyle en azından bu erken saatte katılımın fazla olmamasından da yararlanıp kendimize güzel bir yer seçip, kahvelerimizi yudumlamak ve günlük kafein stoğumuzun açılışını yapmak üzere mola odasına doğru yollandık. Ve daha birkaç dakika geçmeden daha geçen dönem bir dersini aldığım Prof. Dr. Akif Eyler ile karşılaştık. Kısaca sohbet ettik. Sonrasında programın başlamak üzere olduğunu öğrenmemizle salondaki yerlerimizi aldık.
Açılış konuşmasını, Sun Microsystems Türkiye Genel Müdürü Özhan Toktaş yaptı. Kısaca Java’dan bahsetti. Türkiye’deki ilk Java gününün 1997 yılında yapıldığı, üzerinden 11 yıl geçmiş olduğunu öğrendik. Ülkemizdeki resmi kayıtlı Java geliştirici sayısının 16,000’i bulduğunu ve günümüzde artık üzerinden Java koşmayan cep telefonu kalmadığı gerçeklerine dikkati çekti. Az ve öz konuşarak sunumunu noktaladı.
Günün ana konuğu, Sun Microsystems Yeni Teknolojiler Departmanı Başkanı Reginald Hutcherson’dı. Özhan Bey’den sonra konuşmayı devraldı ve Java ve Sun’ın bugünkü durumunu özetledi, yakın zamandaki planlarını açıkladı. Dünya’da birçok yeri İstanbul gibi ziyaret ettiklerini ve yeni teknolojileri tanıttıklarını söyledi. Küreselleşen İnternet ekonomisinin yeni yazılım ihtiyaçları doğurduğunu bunun da açık kaynak kod dünyasını tetiklediğine dikkati çekti. Biraz da onun ağzından aktarayım söylediklerini: “Bugün Google dünyadaki en iyi yazılıma sahip ama gidip CD’sini alarak veya lisans hakkını ödeyerek bu yazılıma sahip olamıyoruz, tabii cebimizde milyar dolarlar yoksa. İşin ilginç yanı ise bu dünyanın en iyi yazılımını her gün 1 kuruş bile ödemeden bedavaya kullanabiliyoruz. Bunun yanında 16 yaşındaki kızımın bile bugün Facebook, Myspace hesapları var. Arkadaşlarıyla bunlar üzerinden iletişim kuruyor, bilgi paylaşıyor. [Cebinden ince bir cihaz çıkararak] Bu görmüş olduğunuz aleti tanıyanınız var mı? Bu bilebileceğiniz üzere bir iPhone ve bence bu bir telefondan ziyade, bilgi toplayan, ilgilenebileceğiniz bilgileri sizin için bir araya getiren bir cihaz, çağımız da bilgi çağı…” diyerek son dönem teknolojilerinden bahsetmesi için Doris Chen’i sahneye davet etti.
Sonradan sunumları bilgisayarıma indirebilirim diye ayrıntıları not etmeye gerek görmemiştim ama halâ buna muvaffak olamadım. Ben de aldığım kısa notları aktarayım. Doris Chen de Sun Microsystems Yeni Teknolojiler Departmanında çalışıyor. Burada da bize yeni teknolojileri tanıttı. Ajax, jMaki Dojo uygulamalarıyla Google Maps integrasyonun ne kadar kolay olduğu gösterdi. Sonra Reginald Hutcherson tekrar konuşmayı devraldı.
Önceleri C, C++ dillerinin yaygın şekilde kullanıldığından, şimdi ise yavaş yavaş dinamik dillere doğru bir eğilim olduğundan bahsetti. Bu dinamik dillerinde verimliliği daha arttırdığı kanısındaydı. Bunlara Rails, PHP, Ruby, Python gibi dilleri örnek verdi. Aynı zamanda JAVA + JMaki Framework + Veritabanı kombinasyonuyla da başarılı çalışmalara imza atılabileceğini dile getirdi.
Diğer bir yeni teknoloji olan Java FX Script’e geçmeden önce, Ruby’nin kendi sanal makinaları olan Java VM’e uyarladıkları JRuby’ye de kısaca değindi. Sonra yine aynı departmanda çalışmakta olan Simon Ritter bu teknolojiyi bize tanıttı.
AWT ve Swing paketlerini kullanarak web uygulaması geliştirmenin ne kadar zor olduğunu ve arayüzün de pek fazla tatminkâr olmadığını bildiklerini ve bunun üzerinde Java FX’i geliştirdiklerini anlattı. Bununla neredeyse Flash ile yapılmışçasına web uygulamaları geliştirilebileceğini söyledi. Yine açık kaynak kodlu olan bu script dilinde Linux Kernel’ini kullandıklarını dile getirdi ve sözü tekrar Hutcherson’a bıraktı.
Sun Developer Network’üne biz yazılım geliştiricelerinin katılmasını tavsiye etti. Burada ücretsiz geliştirme araçları bulabileceğimizi söyledi. Bunun haricinde de Java Günü gibi, teknoloji günlerine katılmamızın yararlı olacağını belirtti. Son olarak da stratejilerinin “Commercial & Open Source” olduğunun yani “Ticari & Açık Kaynak” olduğunun altını çizerek sunumuna noktayı koydu.
“Multimedya Uygulamalarinda Java’nin Yeri” başlıklı sunumuyla, Ericsson Çözüm Mimarı, Hasan Basri Akırmak bizlerle oldu. En büyük sosyal ağın cep telefon ağı olduğunu belirterek söze başladı. Bu kitleye de her gün 1 milyon yeni kullanıcı katıldığının altını çizdi. Bunun farkında olarak yatırımlarını bu şekilde yönlendirdiklerini dile getirdi.
Sonraki konuşmacı “Hafızada Ne Kadar Bilgi Saklayabilirsiniz” temasıyla Oracle Uzman Satış Danışmanı Korhan Güney’di. Oracle – Java’nın ne kadar iç içe olduğunu, Oracle’ın tüm ara katman yazılımlarının Java üzerine yazıldığını, kendim de kullanmış olduğum için net hatırladığım Oracle ADF Faces’in açık kaynak dünyasına bağışlanmış olduğunu belirtti. Oracle Coherence Data – Data Grid gibi yeni teknojilerden bahsedip sözünü noktaladı.
Öğle yemeği molasından önce son bir sunum daha vardı. Bu günün sonundaki panele kadar devam edecek olan, Java teknolojilerini tanıtacak sunumlardan ilkiydi. Simon Ritter bu kez Java SE 6 ve SE 7 üzerine konuştu. SE 7’de koymayı düşündükleri özelliklerden birkaçını bizimle paylaştı. Bunlar:
- Adding Property syntax – getter, setter metotlarını dilin otomatik bir özelliği haline getirmek
- Separate compilation – Ayrık derleme
- Super packages – Süper paketler
- New bytecode – Yeni bytecode sistemi
Daha önceden planlanan zaman aşıldığı için, yemek molamız kısalmış oldu otomatik olarak. Salondan çıkmakta da geç kalınca, yemek sırasında da arkaya kaldık. Bu nedenle de yemeklerimizin tadını çıkaramadan tekrar salona döndük. Açık büfeyi tam anlamıyla elden geçirememiş olmak içimde kaldı doğrusu. Ama tattıklarım gayet lezizdi, bunu söyleyebilirim.
Bundan sonraki tanıtım sunumlarıyla ilgili fazla not almadım. Yeni teknolojiler anlatıldı. Genelde de bunlarla ilgili internet sitelerinde kolayca bulunabilecek bilgilerdi bunlar. Doris Chen, Ruby, JRuby, & Rails, Java EE, Glassfish & REST, Simon Ritter ise Scripting & JavaFX Platform ve son olarak da Sun SPOTS üzerine konuştu. Özellikle SPOTS ilginç bir teknoloji, geliştirdikleri yazılımla beraber, Tom Cruise’un Minority Report filmindeki gibi bir eldiven kullanarak bir 3D masaüstü ortamını kontrol etti Simon, gerçekten de çalışıyordu. (: Sanırım günün sonunda en çok iz bırakan o olmuştur.
En sonda da “Yaşamın İçinde Java” adlı paneli dinledik, sorular soruldu, cevaplandı. Maalesef katılımcıların ismi program listesinde yazılı olmadığı için size aktaramıyorum, oradayken de hızlı söylendiği için anlama fırsatım olmamıştı. Böylece Java dolu bir günü noktaladık. Form dolduranlar arasından bir kişiye çekilişle iPod Nano verildi ve konferans değerlendirme formunu dolduran herkese de bir Java maskotu hediye edildi.
Konferansın resmi sayfası için buraya…
Bu yazı toplamda 5620, bugün ise 3 kez görüntülenmiş.
Leave a Reply