Yol yarışlarının “Sonbahar Dublesi” olarak bilinen tek günlük klasiklerimizden ilki Paris-Tours geçen hafta sonu 9 Ekim 2011 Pazar günü koşuldu. Dubleyi tamamlayacak olan ikinci yarışımız ise Giro di Lombardia dün (Cumartesi) yani 15 Ekim’de koşuldu. Giro di Lombardia (Il Lombardia) ile bu 2011 yol yarışı sezonun da sonuna gelmiş olduk. (2010 – 2011 UCI Road Calendar) Önce sonuçlara bir göz atalım, sonra da yarışı yorumlayalım:
* Etap profili gördüğünüz üzere oldukça düz, 230 km’lik bir yarış olacak olmasına karşın, bu düz profil nedeniyle tarihin en hızlı yarışlarından büyük bir çoğunluğu bu klasik kapsamında koşuldu. Ek olarak son 13 km’yi de ekledim. (Buna the Inner Ring bir yazısıyla dikkat çekmişti.) 10 ve 7 km. kala çok fazla rahatsız edici olmasa da 2 küçük tırmanış vardı, bu temposunu oturtmuş ve son km’lere hazırlanan sprint trenleri için rahatsız edici olabilirdi. Nitekim direk olarak televizyon yayınına yansımasa da yarışın gidişatında etkili oldu bu küçük yokuşlar.
* Çiçeği burnunda Dünya Şampiyonu Mark Cavendish’in gökkuşağı mayoyla yarıştığı ilk yarış oldu Paris-Tours. Daha yarış başlamadan gökkuşağı mayoyla siyah şort/tayt giydiği için eleştirildi. Kendi Twitter hesabından bundan pişman olmadığını 13 Ekim’de açıkladı Cav. Ama gökkuşağı mayosunu, eldivenleri ve kaskıyla da takım yaptığı gözlerden kaçmadı. (Fotoğraf CyclingTime‘dan alınmıştır.)
* Yarıştan önce Petkovic – Radwanska arasındaki WTA Çin Açık Finali’nin canlı yayını vardı. Buradaki yazımda da belirttiğim gibi maç beklenenden fazla uzun sürünce, Paris-Tours yarışına planlanandan yaklaşık bir 50, 60 dakika kadar geç bağlanabildik. Bağlandımızda yanlış hatırlamıyorsam yarışın son 25 ya da 30 km’si içerisindeydik.
* Zaten bağlanır bağlanmaz da teknik bir aksaklıktan dolayı çekim yapacak helikopterin kalkamadığı haberini aldık. Tam ihtiyacımız olan görüntülerden mahrum kalacağımızı da böylece anlamış olduk.
* Helikopter yayınını bir kenara bıraktım ama TV bağlantısı gerçekleştikten sonra ben pelotonu bir elin parmaklarından fazla görmedim, Cavendish’in yukarıdaki fotoğrafını da ancak internetten bulup koyabildim. Pelotonun yayınını bir kenara bırakalım, kaçanlarla peloton arasındaki zaman farkları bile sadece birkaç kere görüntüye geldi. Ve gözden kaçırmadıysam son 10 – 15 km’de bir kere bile gösterilmedi. Sadece kaçanları izleyerek ve geri kalanlarla ilgili ne bir görüntü ne de bir veri almadan yarışın sonunun gelmesini bekledik.
* Yarış boyunca zaman zaman farklı kaçış gruplarının oluştuğuna şahit olduk, hatta bazen bu kaçış grupları 20 kişiye kadar çıktı. Ama tabii bu kadar büyük bir kaçış grubu olunca, bu grubun içinden de bu gruba karşı ataklar da yapıldı. Canlı yayına bağlandığımız dönemlerde de bu sıklıkla devam etti.
* Pelotonda çalışmak isteyen kimse yoktu sanki, birçok farklı atak yapılmasına rağmen, kimse kaçanlarla aradaki farkı kapatmak için fazla bir çaba sarf etmedi. Tabii ki başlarda açılan büyük farklar 1 – 2 dakika civarlarına düşürüldü ama 1 dakikanın altına inilemedi ve kaçanlar, kurduğu 20 kişilik büyük grubun da avantajıyla, yakalanmadan finişe ulaşmayı başardılar.
* Finişe 10 km kala, büyük kaçış grubuna karşı atak yapan Marco Marcato ve Greg Van Avermaet yeni bir kaçış grubu oluşturdu. Bunun akabinde finişe 7 km kala, finişten önceki son tırmanış olan Epan tırmanışının başlangıcında, bu ikili yarışın lideri Arnaud Gerard’ı da geride bırakarak finişe kadar devam edecek maceralarına başladılar.
* Fotoğraf, the Australian’dan alınmıştır.
* Bu ikili gayet düzenli bir şekilde ve sırayla öne geçerek, finişe kadar tempolarını düşürmediler ve herhangi birinin kendilerini yakalamasına da izin vermediler. Son 400m’de biraz yavaşladılar ve finiş sprintine hazırladılar kendilerini. Arkadan çıkan ve zaten daha iyi bir sprinter olan Van Amermaet rahat bir şekilde Marcato’yu geride bıraktı ve kariyerinin en büyük zaferine imza attı.
* Seneye tam bir “Dream Team” olacak BMC için de önemli bir zafer oldu bu. Evans’ın yanında, Gilbert ve Hushovd gibi çok önemli 2 bisikletçi de 2012’de BMC mayosuyla yarışlarda boy gösterecek. Van Amermaet’in de Paris-Tours‘u kazanması, takımdaki diğer bisikletçilerin de şans verildiğinde başarıya ulaşabileceklerini göstermeleri de ayrıca önemliydi.
Aşağıda yarışın son 10 km’sinin videosunu izleyebilirsiniz.
Bir de şu videoya bakar mısınız lütfen? Finiş çizgisinde kenarda bekleyen seyircilerden biri tarafından çekilmiş 1 dakika bile uzunluğunda olmayan şu videoya. Bisikletçilerden ziyade kenarda bekleyen bir amca dikkatimi çekti. Elinde fotoğraf makinasıyla o da bisikletçileri görüntülemek niyetinde ve o kargaşaya, kalabalığa aldırış etmeden seyirciler arasındaki yerini almış. İşte bisiklet kültürü böyle bir şey! Darısı bizim başımıza!
Bu yazı toplamda 6467, bugün ise 5 kez görüntülenmiş.
Leave a Reply