2. etap olarak da adlandırılan pist oldukça yukarıda ve yamaçta kaldığı için kötü hava koşullarından çok fazla etkileniyormuş. O nedenle yukarıya çıkışı her zaman açık bulamayabiliyormuşsunuz. Pist bir de slalom pisti şeklinde kurulduğu için, eğimle de birleşince oldukça zorlayıcı bir ortam hazırlıyor bize. Dar ve oldukça dik. Böyle diyorum ama maalesef benim kayma şansım olmadı. Yukarıya çıktım çıkmasına ama hafta sonu boyunca hep mi yarış olur arkadaş. Telesiyejdeki görevli arkadaş da yarış olduğunu söylemeyince 3 kişi zirveye çıktık. Baktık yarış var, pistten kayma şansımız yok. Biz de buraya kadar çıkmışken, kenardan köşeden ineriz dedik. Ama ne mümkün! Bol karla boğuştuktan ve oldukça yorulduktan sonra 1. piste bağlanan noktayı yakalayabildik.
Bizim bütün bu debelenmemiz esnasında zaten grubun geri kalanı da aynı rotayı izleyerek yani Havaalanı, Otel, Pist onlar da maceralarına başlamışlar. En azından Erciyes’e varmadan önce telefonda konuşmuştuk. Çünkü onların da skipass ne kadardır, ne çeşitleri vardır, hangisini almak mantıklıdır gibi soruları vardı haliyle. Ben de 2 saatlik tecrübemle elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. 🙂
Bu kadar çok yorulduktan ve de üşüdükten sonra (2. etap çok daha soğuktu), birkaç tur atıp dinlenme ve ihtiyaç giderme molası verdik. Klasikleşen sucuk ekmek ile beraber çay aldım, hatta sonrasında da üzerine sahlep içtim. Toplam 14 TL tuttu. Bir kayak merkezi kafesi için oldukça güzel bir fiyat. 🙂 Kayseri’nin bir avantajını da burada gördüğümüzü rahatlıkla söyleyebilirim.
Telesiyejlere tekrar değinmek istiyorum bu arada. Gerçekten çok yavaşlar ve yukarıya çıkmak, en iyi ihtimalle 13 – 14 dakika sürüyor. Tabii pist kalabalıksa, düşenler, binip inemeyenlerin sayısı da artıyor ve bu süre 16 – 17 dakikaya kadar çıkıyor. Gerçekten oldukça uzun bir süre bu ve de hem yüksekten gittiğiniz hem de hareket edemediğiniz için üşümek de kaçınılmaz maalesef. Bunu da eksi bir puan olarak göz önünde bulundurmanız yararlı olabilir. Çünkü kayak merkezi tercihlerinde bu da artık önemli bir kıstas olarak yer alıyor. Sonuçta direk olarak kayak yaptığınız süreyi olumsuz etkileyen bir etken.
Yemek molamızdan sonra da otelde plastik bir su şişesine aktarmış olduğum yanımdaki öksürük şurubunu da içip tekrar kayaklara doğru yöneldim ve günün geri kalanı için macerama başladım.
Öğleden önce çok güzel olan hava maalesef öğleden sonra hızlıca etkinliğini kaybetti. Sis yavaş yavaş etkisini arttırdı ve sonunda hayatımda denk geldiğim en yoğun ve alçak sislerden biriyle karşı karşıya bıraktı bizleri. Tam olarak görüş mesafesini bilme şansım yok maalesef ama telesiyejdeyken sadece bir önümde gidenleri görebiliyordum, o da böyle biraz bulanık bir şekilde. Ondan sonrasını veya pisti görme şansım yoktu. Tam film gibiydi, öylece boşlukta ilerliyorduk.
Durum telesiyejden inip kaymaya başlayınca haliyle daha da kötü oluyordu. Öyle ki pistin sınırlarını görmüyorsunuz ve öyle bir boşluktasınız ki acaba çok sağa veya sola mı gittiniz, pistin ortasından mı iniyorsunuz hiç mi hiç belli değil. Tabii ki etrafınızdakileri de görme şansınız yok. Sağdan soldan sesler duyuyorsunuz ama kimseyi görmüyorsunuz. Biraz tuhaf, belki komik ama biraz da tedirgin edici. Çok yavaş inmeniz gerekiyor, çünkü insanları görür görmez hemen durmanız lazım ki herhangi bir kaza yaşanmasın.
* Yukarıdaki fotoğraf, bir Lemi Orhan Ergin ürünüdür.
Serinin Tüm Yazıları:
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Hazırlık/Planlama Aşaması – Bölüm 1
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Bölüm 2
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Bölüm 3 (Şimdi okumakta olduğunuz yazı)
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Bölüm 4
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Bölüm 5
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Bölüm 6
- Kayseri Erciyes’te Kayak Keyfi – Bölüm 7
Bu yazı toplamda 4723, bugün ise 1 kez görüntülenmiş.
Leave a Reply