Evet Kartepe sadece kayak amaçlı ziyaret edilen bir güzide dağımız/tepemiz değil. Kış mevsiminin dışında piknik ve bisiklet için ziyaret edildiğini birkaç farklı kaynaktan duymuştum. Ama bu yazımda öyle bir kullanımdan bahsetmiyorum, düpedüz bildiğiniz kayaktan bahsediyorum. Şubat ayında başladığım ve neredeyse tamamını yazdığım yazıyı birçok nedenden ötürü vakt-i zamanında tamamlayamadım ve kış sezonuna yetiştiremedim. Karlar eridikten sonra ise öncelik olarak gerilerde kaldığı için anca kısmet Temmuz ayınaymış. Aşağıda maceramızın detayları:
Çok fazla bir kayak geçmişim olmamasına rağmen, şu ana kadar Uludağ’a, Kartalkaya’ya hatta Erciyes’e yolum düştü bugüne kadar. Ama enteresan bir şekilde, en yakın merkez olan Kartepe’ye gitme fırsatım olmamıştı. Arabayla yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculuk sonrası varabiliyoruz Kartepe’ye aslında. Ama mesafenin bu kadar kısa olmasının kötü yanları da var tabii ki. Özellikle hafta sonları İstanbul’dan insanların akınına uğradığı için gerek telesiyejlerde sıra bekleme olsun, gerek kayarkenki insan trafiği, kayma koşullarının olumsuz hale gelmesinde yeterli oluyor. Biz de bu nedenle hafta içi işten bir gün izin alıp bu şekilde bir kaçamak yapmaya karar verdik. Çünkü gerçekten hafta içi kaydıktan sonra aradaki farkı çok rahat görebiliyorsunuz. Kayakları kiralarken bile bu farkı fark ediyorsunuz daha dağa çıkmadan. Keyifle ve rahat rahat kiralama işlemlerinizi tamamlayıp yola çıkmak gerçekten çok güzel bir dinginlik veriyor insana.
Şimdi şöyle başlayayım anlatmaya, dediğim gibi bu şekilde hafta içi gitmeye karar verdikten sonra işten izinimi aldım ve bir Cuma günü sabahtan yolculuğa çıkmaya karar verdik.
Daha önceden pisti arayıp açılış ve kapanış saatlerini sormuş ve de skipass fiyatları konusunda da bilgi almıştım. O nedenle az çok başımıza neler geleceğini biliyorduk ve bu şekilde planımızı yapabildik. Skipass’ten bahsetmişken fiyatlara da değineyim.
- Kartepe’de skipass hafta içi 50 TL, hafta sonu ise 75 TL. Yani hafta içi giderseniz aynı zamanda bir de bu şekilde bir artısı var.
- Pist ise her gün 09:00’da açılıp 16:30’da kapanıyormuş.
Bu bilgilerden sonra yolun da 1.5 saat süreceğini hesaplayıp araya kiralama ve giyinme kuşanma süresini de koyup yaklaşık 07:00 gibi yola çıkmanın uygun olacağına karar verdik Ken ile. Ve ikimiz de bir Alman dakikliğinde 07:00’da anlaştığımız yerde buluştuk ve yola çıktık.
Benzini ise bölüşecektik ama gidip geldikten sonra ne kadar tuttuğunu, ne kadar harcadığımızı tam olarak kestiremeyeceğimiz için yola çıkmadan önce Ken depoyu doldurttu. Bu kısmı kendi ödedi. Sonrasında akşam dönünce de tekrar doldurttuk ve bu sefer çıkan tutarı aramızda bölüştük. Bu da Alman usulü oldu tabii ki. (: Şöyle söyleyebilirim, Anadolu yakasından Kartepe’ye gidiş dönüş için harcadığımız benzin tutarı tam tamına 73 TL. 2 kişi gitmemize rağmen oldukça hesaplı bir ulaşım oldu bizim için. Şahsen 3, belki de 4 kişi gidilince tartışmasız ekonomik olduğunu biliyordum ama 2 kişi gidince biraz tuzlu olacağını düşünüyordum. Ve çok fazla veriye dayandırmadan aklımda kişi başı yaklaşık 50 – 60 TL tutar gibi bir fikir vardı. Ve sonuçta 36-37 gibi bir hesap çıkınca, gerçekten hoşuma gitti.
Kaldığımız yerden devam edelim. Yollar gerçekten boştu ve Pendik, Kurtköy taraflarına geldikten sonra özellikle, bomboş yollarda keyfimize baktık. Bu şekilde muhabbet ederek yolumuza devam ettik ve Kocaeli’ne kadar oldukça hızlı bir şekilde geldik. Ken yolları bildiği için kaybolma korkusu yaşamadan ve bu uğurda gereksiz yere vakit kaybetmeden yolun bu kısmını kolayca tamamladık.
Maalesef yol boyunca, bir radyo ya da müzik falan açamadık, teypteki bir sıkıntıdan ötürü. Bu zaten benim çok aradığım bir şey değildi ama belki tempolu, hareketli bir şeyler koysak arada bizi hareketlendirip güzelce uyanmamızı sağlayabilirdi. Yine de sabah erkenden kalkmanın ve güne erkenden başlamanın verdiği bir dinginlik vardı üzerimizde. Yolların boş olması ve herhangi bir müzik olmamasıyla iyice, sessiz sakin ilerliyorduk. Gerçekten ofisten, işten, İstanbul’daki trafikten, hayatlarımızdaki bir sürü sorundan bir an için bile olsa bu şekilde sıyrılmak gerçekten çok güzel. Herkes bunun peşinde aslında. İstanbul insanı gerçekten yoran bir şehir ve böyle dinginlik her seferinde insanları mutlu edip tekrardan hayata bağlıyor bana kalırsa.
Bahsettiğim dinginlikle Kocaeli’ne vardıktan sonra da Kartepe’ye doğru ilerlemeye devam ettik, ara vermeden. İnternetten biraz araştırma yapmıştım ve http://www.skiciyiz.biz forumlarında gördüğüm kadarıyla kafamda kiralamak için bir dükkan belirlemiştim. Ve yamacı tırmanırken de hep bu dükkanın tabelasını aradık. Ve tam dükkanlar burada bitiyor, herhalde göremedik diyorduk ki, en son dükkanın aradığımız dükkan olduğunu gördük. Penguen Tepe Kayak Evi. Burada da bahsettiğim gibi hafta içinin vermiş olduğu bir dinginlik hakimdi. Dükkan boştu ve bizim haricimizde 1 müşteri daha vardı, bu sayede rahatça sabah sohbeti yapma şansımız oldu. Biraz da kayak, snowboard çerçevesinde muhabbet ettikten sonra, ben rahat ettiğim ayakkabı numarasına karar verdim ve kayakları da aldıktan sonra arabaya yükleyip tekrardan yola koyulduk.
Tesislere varana kadar da yolda herhangi bir kalabalığa rastlamadık. Arabamızı park ettikten sonra eşyalarımızı alıp üstümü değiştirebileceğimiz odalara yöneldik. Aynı zamanda bir dolap kiralayıp fazla eşyalarımızı buraya bırakmak istedik ama ufak bir dolabın günlük kirasının 20 TL olduğunu öğrenince vazgeçtik ve fazla eşyaları arabaya geri götürdük.
Yukarıda bahsettiğim gibi hafta içi geldiğimizden ötürü skipass 50 TL idi ve hemen 2 tane alıp turlarımıza başladık. Pistler ise burada gördüğünüz gibi. Maalesef en uzunu bile yeterince tatminkar olmaktan uzak. Bu nedenle turlarınızı atarken kendinizi sürekli liftlerde bulmanız olası. Ama en azından pist sayısı ve çeşitliliği üst seviyede. O nedenle pistleri bilmiyorsanız bile, birkaç deneme sonrasında kendinize uygun pisti/pistleri bulmanız çok zor değil.
http://www.kartepepenguen.com/kartepe-pist-haritasi.htm
Yine hafta içi geldiğimizden dolayı mutlu olarak turlarımızı atmaya devam ettik. Mesela Kayseri’de Pazartesi günü gerçekten çok çok az kişi vardı. Burada o kadar az değildi ama sizin kayışınızı herhangi bir şekilde olumsuz etkileyecek bir durum da yoktu. Böyle olunca turlarımızı hızlı hızlı attık. Tabii Ken genelde beni beklemek durumunda kaldı, o nedenle kendisine teşekkür ediyorum bu sabrından ötürü. Yani her ne kadar Kayseri’de tekniğimi ilerletmiş olsam da, resimde görmüş olduğunuz 11, 16 ve 17. pistler biraz şahsımı zorladı. Yine de sıkıntı yaşamadan pistleri öğreniyor ve turlarımı atıyordum ama tabii ki az önce söylediğim gibi Ken’i maalesef bekletmiş oluyordum bir miktar.
Bu şekilde günümüz geçerken Ken’in yemek saatinin geldiğini söylemesiyle, kafedeki yerimizi aldık. Burası da tenhaydı. Çok net hatırlamıyorum ama sanırım fiyatlar Uludağ kadar yüksek olmasa da, Kayseri’den daha pahalıydı tabii ki. Günü kapatmadan daha önemli sayıda tur atacağımızı bildiğimiz için çok fazla katı tüketmedik -en azından bendeniz- sonrasında sıvı takviyemizi yapıp tekrardan kaldığımız yerden pistlerle buluştuk.
Yemek molası sonrasında da çok fazla değişen bir şey yoktu, etraf sabaha oranla biraz daha kalabalık olsa da yine de fazla sıkıntı yaşamadan fazla arada kalmadan turlarımıza devam ettik. Çok da fazla geçe kalmadan yani pistin kapanmasını beklemeden toplanmaya başladık. Ken dönüşteki iş çıkışı trafiğine yakalanmak istemiyordu, böyle olunca yola koyulmuş olduk. Kiraladığım kayak takımını da teslim ettikten ve vedalaştıktan sonra yorgunluğun ve huzur bulmanın verdiği rahatlıkla çok da fazla konuşmadan İstanbul’u ettik.
Özetle olumlu bir tecrübe yaşadık Kartepe’de. Yakınlığından ötürü günübirlik gezilere uygun olmak kendi adına bir +. Özellikle hafta sonunda oldukça kalabalık olduğunu duydum farklı kaynaklardan ama eğer işiniz, okulunuz müsaitse hafta içi bir günü ayırabilirseniz alacağınız keyfi kesinlikle katlayabilirsiniz. Önümüzdeki senelerde de tekrar aynı yollara düşmek ümidiyle…
Bu yazı toplamda 8094, bugün ise 1 kez görüntülenmiş.
Leave a Reply